an added charge or fee, or something for which an additional charge is made

listen to the pronunciation of an added charge or fee, or something for which an additional charge is made
English - Turkish

Definition of an added charge or fee, or something for which an additional charge is made in English Turkish dictionary

extra
ekstra

Piller için ekstra ücret ödemeniz gerekir. - You need to pay extra for the batteries.

Vücut ekstra kaloriyi yağa dönüştürür. - The body converts extra calories into fat.

extra
gereğinden
extra
fazlalık etmek
extra
ayrı

Ayrıca bu biraz ekstra yapmak için bir yoldur. - It's a way to make a little extra on the side.

Ayrı bir servis ücreti tahsil edilecektir. - The service charge is extra.

extra
gazet
extra
fevkalade

Tom fevkalade mutlu hissetti. - Tom felt extraordinarily happy.

extra
fazla

Onların fazladan bir yatağı var. - They have an extra bed.

Tom başıma fazladan iş çıkarıyor. - Tom causes me a lot of extra work.

extra
fazladan

Biz Paris'te fazladan iki hafta daha kaldık; ve bunu turistik yerleri gezerek geçirdik. - We stayed an extra two weeks in Paris; and we spent it seeing the sights.

Onların fazladan bir yatağı var. - They have an extra bed.

extra
{s} olağanüstü

Tom'un olağanüstü dereceleri var. - Tom got extraordinary grades.

Tom ve Mary'nin olağanüstü mutlu bir evlilikleri var. - Tom and Mary have an extraordinarily happy marriage.

extra
(sıfat) ekstra, ek, fazla, üstün, olağanüstü, ilave edilen, ilave
extra
ilaveten
extra
{i} figüran
extra
hariç
extra
{s} üstün
extra
{s} ilave edilen
extra
{i} ekstra şey
extra
(Tıp) Fazladan, dışında, ilaveten
extra
önek dışarı
extra
(isim) ekstra şey, ek, ilave, ek iş, ekstra masraf, ilave (gazete), zam, figüran
English - English
extra