Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.
 - A laptop is better than a desktop.
Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
 - This is a good book, but that one is better.
Kendimi geliştirmek istiyorum.
 - I want to better myself.
Kendimi geliştirmek için her şeyi yapmaya hazırım.
 - I'm prepared to do anything to better myself.
İngilizceyi daha çok severim.
 - I like English better.
Ben kahveyi daha çok severim.
 - I like coffee better.
Dünyamızı daha iyi yapmak için çalışalım.
 - Let's try to make our world better.
Daha iyi yapmak zorundayız.
 - We've got to do better.
Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım, onu, onun yapabildiğinden daha iyi şekilde yapamam.
 - No matter how hard I try, I can't do it any better than she can.
Daha iyi şekilde yapabileceğimizi düşünüyoruz.
 - We know we can do better.
Düne nazaran bugün hava daha güzel.
 - Compared to yesterday, the weather is better today.
İnsanlar birbirleriyle dostça ilişkiler kurunca dünyanın daha güzel bir yer olmasını umut ediyorum.
 - If people have friendly relationships, I hope the world will be a better place.