Tom alarmda kalmak için kendini zorladı.
 - Tom forced himself to stay alert.
Onlar şimdiden alarma geçirildi.
 - They have already been alerted.
Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.
 - My son needs to be more alert at school.
Kendimi dikkatli olmaya zorladım.
 - I forced myself to stay alert.
Uyanık kalmak zorundayız.
 - We've got to stay alert.
Ben bir fincan kahve içtikten sonra daha uyanık hissediyorum.
 - I feel more alert after drinking a cup of coffee.
Tetikte ol. Tahliye emri herhangi bir zamanda olabilir.
 - Be on alert. The evacuation order may occur at any moment.
Bir tsunami geliyor, bu yüzden tetikte olun.
 - A tsunami is coming, so please be on the alert.
Tsunami uyarısı iptal edildi.
 - The tsunami alert was cancelled.
Tom yetkilileri uyardı.
 - Tom alerted the authorities.
Tsunami uyarısı iptal edildi.
 - The tsunami alert was cancelled.
Her zaman uyanık olmak zorundayız.
 - We have to be alert all the time.
Tehlikeler için tetikte olmalıyız.
 - We must be alert to dangers.
... the alert for danger. ...