Zaten Çince yazabiliyorum.
- I can already write in Chinese.
O zaten varmış olmalı.
- He should have arrived already.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
İstasyona vardığımda, tren çoktan gitmişti.
- Arriving at the station, I found the train had already left.
Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık.
- Odd, isn't it? We should have already arrived.
Önceden akşam yemeğini yedin mi?
- Have you eaten your dinner already?
Önceden kitabı okudun?
- You've already read the book?
O iki yaşında, ama şimdiden 100'e kadar sayabiliyor.
- She is two years old, but she can already count to 100.
Fakat Pepperberg papağan ile çalışmanın daha şimdiden hayvanlara bakmanın şeklini değiştirdiğini söylüyor.
- But Pepperberg says working with the parrot has already changed the way of looking at animals.
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Daha önce öğle yemeği yedim.
- I have already eaten lunch.
Tom daha önce karar verdi.
- Tom has already made up his mind.
Önceden biletinizi aldınız mı?
- Have you already bought your ticket?
Ben zaten biletimi aldım.
- I've already bought my ticket.
Kaç yaşındasın? Ben halen 17 yaşındayım.
- How old are you? I'm already 17 years old.
Tom neden onu halen yapmadı?
- Why hasn't Tom already done that?
Are you quitting already?.
... MARVIN CHOW: So in getting ready for this visit we saw ...
... ready. But while those are downloading, why don't ...