Dan ve Linda bir partiye katılmak için plaja gittiler.
 - Dan and Linda went to the beach to attend a party.
Eve geri gitmek istemiyorum. Bir partiye katılmak istiyorum.
 - I don't want to go back home. I want to party.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
 - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
 - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Onunla birlikte partiye katılması gerekiyordu.
 - She was supposed to attend the party with him.
Tom ve Mary'yi bir partide birlikte gördüm.
 - I saw Tom and Mary at a party together.
Onun partisi gerçekten eğlenceliydi.
 - Her party was really fun.
Trang'in partisi bir cenaze sonrasında olduğu kadar eğlenceliydi.
 - Trang's party was as fun as a funeral wake.
Partiye davet edilmedik.
 - We were not invited to the party.
Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.
 - I asked twenty people to my party but not all of them came.