Böyle bir sabit fikirden kurtulsak iyi olur.
- We had better do away with such a fixed idea.
Bu kaldırılamaz. O sabit.
- It can't be removed. It's fixed.
Ben eylemlerimi kararlaştırılmış zamanlar için planlamayı tercih ediyorum böylece zamanı yönetebilirim.
- I prefer to plan my activities for fixed times so I can manage my time.
Parça, piyano ve orkestra için düzenlendi.
- The piece was arranged for piano and orchestra.
Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.
- Rocks are beautifully arranged in the Japanese-style garden.
Saatimin onarılması gerekiyor.
- My clock needs to be fixed.
Tom onu bir çekiçle onardı.
- Tom fixed it with a hammer.
Kitapları büyüklüklerine göre düzenledik.
- We arranged the books according to size.
İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.
- The two stamp collectors arranged a trade.