a waiter

listen to the pronunciation of a waiter
English - Turkish

Definition of a waiter in English Turkish dictionary

waiter
garson

O bir garson ve bir aktördür. - He is a waiter and an actor.

Zailaiba Bar garsonlar istihdam ediyor; ilgilenir misiniz? - Zailaiba Bar is hiring waiters; are you interested?

waiter
uşak
kidney
{i} ciğer
waiter
bekleyen kimse
waiter
tepsi

Garsonlar birbirlerine çarptılar ve tepsilerini düşürdüler. - The waiters bumped into each other and dropped their trays.

Tom martinisini bitirdi ve bardağı garsonun tepsisine koydu. - Tom polished off his martini and put the glass on the waiter's tray.

waiter
waitresskadın garson
kidney
böbrek şeklinde şey
kidney
böbrek

Bir böbrek taşım vardı. - I had a kidney stone.

2013 yılında Tom'a böbrek kanseri teşhisi kondu. - Tom was diagnosed with kidney cancer in 2013.

kidney
kidney bean fasulye kidney machine böbrek makinası
kidney
{i} huy
kidney
soy
kidney
huy/böbrek
kidney
{i} tabiat