a skill or competence

listen to the pronunciation of a skill or competence
English - Turkish

Definition of a skill or competence in English Turkish dictionary

ability
hüner
ability
{i} beceri

İngilizce konuşma becerisi kazandı. - He acquired the ability to speak English.

Sosyal medya gençlerin sözel iletişim becerilerini kısıtlıyor olabilir. - Social media may be inhibiting the ability of young people to communicate verbally.

ability
yetenek

Bu sıradan bir yetenek değildir. - This isn't any ordinary ability.

O, bir yetenek insanı. - He is a man of ability.

ability
kabiliyet

Birçok dille iletişim kurabilme kabiliyetim olmasaydı, dünyaya dair deneyimlerim çok daha sığ olurdu. - My experience of the world would be much shallower without the ability to communicate in lots of languages.

Bir ülkenin ekonomik gücü sadece üretme kabiliyetinde değil aynı zamanda tüketme yeteneğinde de bulunur. - The economic strength of a country lies not alone in its ability to produce, but also in its capacity to consume.

ability
{i} yeterlik
ability
{i} güç

Zayıflığı gösterme yeteneği bir güçtür. - The ability to show weakness is a strength.

ability
{i} iktidar
ability
istidat
ability
ustalık
ability
liyakat
ability
becerik
ability
kudret abilities kabiliyetler
ability
huk ehliyet
ability
melekeler
ability
(Tekstil) vasıf ( özellik )
English - English
ability

The public men of England, with much of a peculiar kind of ability.

a skill or competence

    Hyphenation

    a skill or com·pe·tence

    Turkish pronunciation

    ı skîl ır kämpıtîns

    Pronunciation

    /ə ˈskəl ər ˈkämpətəns/ /ə ˈskɪl ɜr ˈkɑːmpətɪns/
Favorites