Definition of a shop or store that sells groceries; a grocery store in English Turkish dictionary
- grocery
- {i} bakkal
Mary'nin kocası bakkal alışverişinde her zaman yarım eder. Çünkü o yürümeyi zor bulur.
-Mary's husband always helps with the grocery shopping because she finds walking difficult.
Bob cumartesi günü bakkalda bir kâtip olarak çalıştı.
-Bob worked as a clerk in the grocery store on Saturday.
- grocery
- bakkaliye
Tom bakkaliye listesini unuttu.
-Tom forgot his grocery list.
Onlar birçok çeşit yiyecek ve bakkaliye ürünü satarlar.
-They sell many types of food and grocery products.
- grocery
- bakkallık
- grocery
- {i} bakkal dükkânı
Tom bakkal dükkanına gitti.
-Tom went to the grocery store.
Öncelikle,devlet tahvilleri bir bakkal dükkânı çalıştırmak için yeterli değiller.
-To begin with, the funds are not sufficient for running a grocery store.
Related Terms
Definition of a shop or store that sells groceries; a grocery store in English English dictionary
- grocery
I observed that the vitals of the village were the grocery, the bar-room, the post-office, and the bank.