English - Turkish
Definition of a room in a prison for containing inmates in English Turkish dictionary
- cell
- {i} hücre
İnsanlar yaşlanırken, beyin hücreleri daha az verimli olur.
-As people get older, their brain cells become less efficient.
O bir hücreye konuldu.
-He was put in a cell.
- cell
- {i} küçük oda
- cell
- oda
- cell
- (Tıp) küvet
- cell
- {i} oda (manastır vb)
- cell
- pil
Benim cep telefonumun pili öldü.
-My cellphone's battery is dead.
Senin cep telefonunu ödünç alabilir miyim? Benimkinin pili bitmiş.
-Could I borrow your cell? Mine ran out of energy.
- cell
- göze
- cell
- {i} toplumdan kaçan kimsenin kapandığı evi
- cell
- pil/gizli
- cell
- göze, hücre hücre
- cell
- {i} petek gözü
- cell
- (Askeri) HÜCRE: Gizli veya yıkıcı amaçlarla birlikte çalışan küçük bir bireyler grubu
- cell
- (spreadsheet) göz
- cell
- {i} göz
- cell
- cell wall hücre çeperi
- cell
- dry cell kurupadded cell çok azgın deliler için duvarları pamukla kaplanmış hücre
Related Terms
English - English
Definition of a room in a prison for containing inmates in English English dictionary
- cell
a room in a prison for containing inmates
Hyphenation
a room in a pris·on for containing inmatesTurkish pronunciation
ı rum în ı prîzın fôr kınteynîng înmeytsPronunciation
/ə ˈro͞om ən ə ˈprəzən ˈfôr kənˈtānəɴɢ ˈənˌmāts/ /ə ˈruːm ɪn ə ˈprɪzən ˈfɔːr kənˈteɪnɪŋ ˈɪnˌmeɪts/
Resimler
Favorites