Onların romantizmi kasaba hakkında konuşmaydı.
- Their romance was the talk of the town.
Tom romantizme çevirmeye çalışarak Mary ile arkadaşlığını riske etmek istemedi.
- Tom didn't want to risk his friendship with Mary by trying to turn it into a romance.
Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
- I thought you didn't like romance movies.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Aşk ilişkisi hakkında bana güvendi.
- He confided in me about his love affair.
O aşk ilişkisi bir aile sırrıdır.
- That love affair is a family secret.
Latin dillerini anlayabiliyorum ama onları konuşamıyorum.
- I can understand Romance languages, but I can't speak them.
Bütün ulusal Latin dillerini öğrendim.
- I have studied all the national Romance languages.
İngilizce, Latince kökenli kelimelerle doludur.
- English is full of Romance words.