a position of difficulty or embarassment; predicament; dilemma

listen to the pronunciation of a position of difficulty or embarassment; predicament; dilemma
English - Turkish

Definition of a position of difficulty or embarassment; predicament; dilemma in English Turkish dictionary

fix
dili yola getir
fix
{i} çıkmaz

Tom kendini berbat bir çıkmazda buldu. - Tom found himself in a terrible fix.

Eğer benim tavsiyemi dinleseydin böyle bir çıkmaz içinde olmazdın. - If you had followed my advice, you wouldn't be in such a fix now.

fix
{i} aşırı doz
fix
{f} yapıştırmak
fix
{f} bağlamak
fix
{i} zorluk
fix
{f} dik dik bakmak
fix
{f} gözünü ayırmamak
fix
{f} (sabitleştirecek bir şekilde) takmak, yerleştirmek
fix
(Tıp) Sabitleştirmek
fix
spor şike yapmak
fix
oturtmak
fix
sıkıca tutturmak
fix
yerleşmek
fix
gördün mü?

Düzeltilmesi gereken bir şey gördün mü? - Did you see anything that needs to be fixed?

fix
(Havacılık) noktalama
fix
(Bilgisayar) sbt
fix
ile ilgilenmek
fix
yerleştirmek
fix
icabına bakmak
English - English
fix
a position of difficulty or embarassment; predicament; dilemma

    Hyphenation

    a po·si·tion of dif·fi·cul·ty or embarassment; predicament; di·lem·ma

    Pronunciation

Favorites