Bu limonlar çok taze.
- These lemons are fresh.
Limonlu bir çay , lütfen.
- A tea with lemon, please.
Limonlu gazozu portakallı gazozdan daha çok severim.
- I like lemonade more than orangeade.
Bir ananas suyu, bir limonlu çay, bir bira ve bir bardak kırmızı şarap.
- A pineapple juice, a tea with lemon, a beer, and a glass of red wine.
Biraz limonata almak ister misin?
- Would you like to buy some lemonade?
Hayat sana limonatalar veriyorsa, limonata yap.
- If life deals you lemons, make lemonade.
Bana bir parça bilgi getirdi.
- He brought me a piece of information.
Ben bir parça bagaj satın aldım.
- I bought a piece of baggage.