O gerçekten şirin ve bu yüzden onunla çalışmayı seviyorum
 - He's really cute, and so I like working with him.
Ortak çıkarları için birlikte çalışmaktaydılar.
 - They had been working together for common interests.
Makineleri çalıştırmaya devam etmeliyiz.
 - We have to keep the machines working.
Paranın bir hükmü kalmadığında sistemin tüm işleyişi durur.
 - When money ceases to have value, the entire system stops working.
Dokuz-beş işinde çalışmaktan bıktım.
 - I'm tired of working a nine-to-five job.
İş hayatının çoğunluğunu bir diplomat olarak geçirdi.
 - He has spent most of his working life as a diplomat.
Ben Manny tarafından yönetilen, veri transferi üzerine çalışan çalışma grubu, 14 Ocak 1999'da bir toplantı yapacak.
 - The working group on data transfer, led by Ben Manny, will hold a meeting on Jan 14, 1999.
Tom şu anda onun için çalışan on kişiye sahip.
 - Tom currently has ten people working for him.
İşletme mastırımı bitirme üzerinde çalışıyorum.
 - I'm working on finishing my MBA.
Şunu halletmek üzerine çalışıyoruz.
 - We're working on getting that done.
Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.
 - I'm working like crazy to make sure I have enough time.