Çekini imzalamak için bir kalem çıkardı.
 - He took out his pen to sign his check.
Belgeyi imzalamak zorunda kaldı.
 - He was forced to sign the document.
O, benim onu izlemem gerektiğinin işaretini verdi.
 - He signaled that I should follow him.
Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.
 - Thunder has been explained scientifically, and people no longer believe it is a sign that the gods are angry with them, so thunder, too, is a little less frightening.
Hemen kaydolmak istiyorum.
 - I want to sign up right now.
Tom'a kaydolmak için çok geç olmadığını söyle.
 - Tell Tom it's not too late to sign up.
Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
 - We were tied to our decision because we signed the contract.
Yapmanız gereken her şey bu evrakı imzalamaktır.
 - All you have to do is sign this paper.
Yapmanız gereken her şey bu evrakı imzalamaktır.
 - All you have to do is sign this paper.
Lütfen burayı imzalayın.
 - Please sign your name here.
Papaz haç işaretini yaptı.
 - The priest made the sign of the cross.
Minnettarlık göstergesi olarak bahşiş verdi.
 - He gave a tip as a sign of gratitude.
Espri anlayışı, düşük öz saygısının bir göstergesi olarak, kendini aşağılamak üzerine kuruluydu.
 - His sense of humor was self-deprecating, a sign of his low self-esteem.
Duygularını ifade etmek, zayıflık belirtisi değildir.
 - Expressing your feelings is not a sign of weakness.