English - Turkish
Definition of a great quantity of anything collected for future use; abundance; plenty in English Turkish dictionary
- treasure
- {i} değerli insan
- treasure
- {f} toplamak
- treasure
- {f} değerini bilmek
- treasure
- (isim) hazine, define, servet, değerli insan
- treasure
- büyük değer vermek
- treasure
- {f} biriktir
- treasure
- çok değerli şey/varlık
- treasure
- define
- treasure
- çok kıymetli tutmak
- treasure
- {f} değer vermek
- treasure
- hazine, define, aşkım, sevgili
- treasure
- çok değerli saymak
- treasure
- üzerine titremek
- treasure
- gömü
Burada gömülü bir hazine yok.
-There's no buried treasure here.
Gömülü hazineyi nerede bulacağımı tam olarak biliyorum.
-I know exactly where to find the buried treasure.
- treasure
- treasure city hazinenin bulunduğu şehir
- treasure
- erzak depoları ve mağazalar şehri
Related Terms
English - English
Definition of a great quantity of anything collected for future use; abundance; plenty in English English dictionary
- treasure
a great quantity of anything collected for future use; abundance; plenty
Hyphenation
a great quan·ti·ty of a·ny·thing col·lec·ted for fu·ture use; abundance; plen·tyPronunciation
Resimler
Favorites