English - Turkish
Definition of a dish that accompanies the main course; a side dish in English Turkish dictionary
- side
- {i} kenar
Bir karenin dört kenarı vardır.
-A square has four sides.
Yolun kenarında duruyordu.
-He was standing at the side of the road.
- side
- bir yanda bulunan
- side
- yan taraf
Yan tarafımda bir ağrı var.
-I've got a pain in my side.
Onun yan tarafında bir ağrısı var.
-He has a pain in his side.
- side
- kısım
- side
- (with/against ile) tarafını tutmak
- side
- yön
Bugün size başka bir yönümü göstereceğim.
-Today I'm going to show you another side of me.
Tatoeba'nın karanlık yönünü kesinlikle keşfettim.
-I just discovered the dark side of Tatoeba.
- side
- bölüm
- side
- {i} 1. yan, taraf: Which side of the box has a label on it? Kutunun hangi tarafı etiketli? The house was on the side of a hill. Ev bir tepenin
- side
- {f} against -e karşı olmak
- side
- (isim) yan, taraf, kenar, kıyı, böğür, bölüm, taraftar, takım [brit.], hava, çalım
- side
- etek taraftarlar
- side
- {i} böğür
- side
- {i} takım [brit.]
- side
- yanda veya yandan olan
- side
- {i} kıyı
- side
- (sıfat) yan, yandaki, yanındaki, ikincil, ikinci derecede
- side
- ikinci
Related Terms
English - English
Definition of a dish that accompanies the main course; a side dish in English English dictionary
- side
Do you want a side of cole-slaw with that?.
a dish that accompanies the main course; a side dish
Hyphenation
a dish that accompanies the Main course; a side dishPronunciation
Resimler
Favorites