a-married-woman

listen to the pronunciation of a-married-woman
English - Turkish

Definition of a-married-woman in English Turkish dictionary

married woman
evli kadın

Tom bu evli kadınla birlikte olmayı sürdürdü. - Tom continued his relationship with that married woman.

wife
hanım
wife
{i} karı

Karısıyla İnternet üzerinden tanıştı. - He met his wife online.

Onun karısı neye benziyor? - What is his wife like?

wife
{i}

She's my wife - O benim eşim.

Eşimin adı Lidia Zarębowa. - My wife's name is Lidia Zarębowa.

İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır. - A good daughter will make a good wife.

wife
{i} zevce

Orbay Hatun Samsun sâhiline çıktı ve oradan Amasya'ya varıp Toruntay'ın zevcesi Gürcü hatunda misafir kaldı - Orbay Hatun landed to shore of Samsun and from there she was guest of Toruntay's wife Gürcü Hatun in Amasya.

wife
{i} (çoğ. wives) karı

She's my wife. O benim karım.

married woman
kadın

Ben şimdi evli bir kadınım. - I'm a married woman now.

Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem! - I'd never go out with a married woman!

wife
kadın

Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı. - He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.

Sanırım, o kadın onun karısıdır. - That woman is his wife, I think.

woman engaged to be married
kadın nişanlı
woman he married, his wife
kadın o, karısı evlendi
English - English
wife
married woman
woman who has a husband