aşina

listen to the pronunciation of aşina
Turkish - English
familiar

Jane is familiar with the Japanese language. - Jane Japoncaya aşinadır.

Of course he was familiar with jazz. - Tabii ki caz müziğine aşina idi.

familiar, knowing, conversant
familiar, well-known
knowing, acquainted (with)
acquaintance

I have some acquaintance with chemistry. - Kimyaya biraz aşinayım.

familiar with

I'm not familiar with that. - Ben ona aşina değilim.

Of course he was familiar with jazz. - Tabii ki caz müziğine aşina idi.

familiar to
aşina olmak
to be acquainted with, to be familiar to
Turkish - Turkish
Bildik, dost, arkadaş, tanıdık, aşna
Bilinen, tanıdık olan
Bildik, dost, arkadaş, tanıdık, aşna: "Sanki herkes uzun yolculuktan yeni dönmüş ve aşinalara kavuşmuştu."- T. Buğra
aşna
AŞİNA
(Osmanlı Dönemi) Yüzüc
AŞİNA
(Osmanlı Dönemi) f. Mâlumatlı, haberli olan. Arif. Bilgili. Mâlik. Tanıdık. Yabancı olmayan
AŞİNA
(Hukuk) Bildik, tanıdık
aşina
Favorites