ağırlaşmak

listen to the pronunciation of ağırlaşmak
Turkish - English
to get heavy
(for an illness) to become grave
(for food) to spoil
to become heavier; to become more serious; to slow down; to get harder, to become more difficult
to get to be serious-minded
to get harder, become more difficult
to slow down
to be seriously sick
slow down
slow
become more serious
slow up
ağırlaşma
(Ticaret) deterioration
ağırlaşma
slowdown
Turkish - Turkish
Organ görevini yapamaz duruma gelmek
Hasta tehlikeli duruma gelmek, fenalaşmak
Yavaşlamak
Yiyecek bozulmaya yüz tutmak
Yavaşlamak: "Artık yavaş yavaş göçüyor, boyu kısalıyor, teni sararıyor, hareketleri ağırlaşıyordu."- A. Ş. Hisar
Ağırbaşlı olmak
Gebe kadın doğurması yaklaşmak
Güçleşmek, zorlaşmak
Ağır duruma gelmek
Hava sıkıcı ve bunaltıcı bir durum almak, bozulmak: "Büsbütün ağırlaşmış bir hava içinde nerelerden geçtiğimizi artık fark etmiyorduk."- R. N. Güntekin
Hava ıkıcı ve bunaltıcı bir durum almak, bozulmak
fenalaşmak
ağırlaşma
Ağırlaşmak durumu
ağırlaşmak
Favorites