açıkçası

listen to the pronunciation of açıkçası
Turkish - English
frankly

Frankly, I don't like him. - Açıkçası, ben onu sevmiyorum.

Frankly speaking, you made a mistake. - Açıkçası, bir hata yaptın.

in plain English
in plain words, in short, frankly speaking
strictly speaking

This is, strictly speaking, a mistake. - Açıkçası, bu bir hata.

This is, strictly speaking, a mistake. - Bu, açıkçası, bir hata.

frankly speaking

Frankly speaking, his speeches are always dull. - Açıkçası, onun konuşmaları her zaman sıkıcı.

Frankly speaking, you made a mistake. - Açıkçası, bir hata yaptın.

in plain words
strictly

This is, strictly speaking, a mistake. - Bu, açıkçası, bir hata.

This is, strictly speaking, a mistake. - Açıkçası, bu bir hata.

in plain words, to tell the truth
to tell the truth
in short
obviously

Obviously, this cannot be the work of one person. This is why Tatoeba is collaborative. - Açıkçası, bu bir kişinin işi olamaz. Tatoeba'nın işbirlikçi olmasının nedeni budur.

Tom was obviously devastated by what happened. - Tom açıkçası olanlar tarafından harap edildi.

Turkish - Turkish
Doğrusu, açık olanı, anlaşılır biçimi, gizli kapaklı olmayan yanı: "Şayet kızar gibi olursa açıkçasını söyleyeyim."- S. M. Alus
Açık olarak
Doğrusu, açık olanı, anlaşılır biçimi, gizli kapaklı olmayan yanı