115

listen to the pronunciation of 115
Turkish - English
one hundred fifteen
English - English
one hundred fifteen: being five more than one hundred ten
Turkish - Turkish

Definition of 115 in Turkish Turkish dictionary

Ali imran 115
(Kuran) Ne iyilik yaparlarsa, karşılığını bulacaklardır. Allah sakınanları bilir
Araf 115
(Kuran) Sihirbazlar: "Ey Musa! Marifetini ya sen ortaya koy veya biz koyalım" dediler
Bakara 115
(Kuran) Bilmeyenler: "Allah bizimle konuşmalı veya bize bir ayet gelmeli değil miydi?" dediler. Onlardan öncekiler de onların söylediklerinin tıpkısını söylemişlerdi. Kalbleri birbirine benzedi. Kesinlikle inanan kimseler için ayetleri açıklamışızdır
Enam 115
(Kuran) Rabbinin sözü, doğruluk ve adaletle tamamlandı. O'nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. O, işitir ve bilir
Hud 115
(Kuran) Sabret, Allah iyi davrananların ecrini elbette zayi etmez
Maide 115
(Kuran) Allah, "Ben onu size indireceğim; bundan sonra içinizden kim inkar ederse, dünyalarda kimseye azabetmiyeceğim şekilde ona azabedeceğim" dedi. *
Nahl 115
(Kuran) Allah size ancak leşi, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkasının adına kesilenleri haram etmiştir. Darda kalan, aşırı gitmemek ve başkasının hakkına el uzatmamak şartiyle bunun dışındadır. Allah şüphesiz bağışlar, merhamet eder
Nisa 115
(Kuran) Doğru yol kendisine apaçık belli olduktan sonra, Peygamberden ayrılıp, inananların yolundan başkasına uyan kimseyi, döndüğü yöne döndürür ve onu cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir dönüş yeridir! *
Saffat 115
(Kuran) İkisini ve milletlerini büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştık
Taha 115
(Kuran) And olsun ki daha önce Adem'e secde edin" demiştik; İblis'ten başka hepsi secde etmiş, o çekinmişti. *
Tevbe 115
(Kuran) Allah, bir milleti doğru yola eriştirdikten sonra, sakınacakları şeyleri onlara açıklamadıkça, sapıklığa düşürmez. Allah şüphesiz her şeyi bilir