Bir ormanı yakmak için bir kıvılcım yeterli olur.
 - A spark would be enough to burn a forest.
Ölümle sonuçlanan bıçaklama olayının kıvılcımı, kontrolden çıkan tartışmadan çıkmıştı.
 - The fatal stabbing was sparked by an argument that got out of control.
Onun gözleri elmas gibi parladı.
 - Her eyes sparkled like diamonds.
Yıldızlar elmas gibi parıldıyor.
 - The stars sparkle like diamonds.