ümitli

listen to the pronunciation of ümitli
Turkish - English
hopeful
hoping
expectant
sanguine
up
sanguineous
agog
propitious
ümit
expectation
Ümit
(isim) Hope

There is little, if any, hope that Tom will win the election. - Eğer varsa, Tom'un seçimi kazanmasına dair küçük bir ümit var.

The patient is sick beyond all hope. - Hasta ümitsiz bir hasta.

ümitli olma
hopefulness
ümit
trust
ümit
breathing
ümit
sight
ümit
line
ümit
expectancy
ümit
{i} prospect
ümit
esperance
ümit
hope; expectation
ümit
lookout
ümit
expectance
Turkish - Turkish
Verim beklenen: "O sene bu civarların en ümitli tarlaları nihayet bire dört verdi."- M. Ş. Esendal
Umutlu
Umutlu: "Silahsızdık, vasıtasızdık, tarafsızdık; fakat sırf ümitli idik."- R. E. Ünaydın
Verim beklenen
Ümit
(Osmanlı Dönemi) BEYÛS
ümit
Afrika'nın en güney ucundaki burun
ümit
Umma, beklenti, umut: "Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım."- A. Gündüz
ümit
Umma, beklenti, umut
ümit
(Osmanlı Dönemi) recâ
ümit
(Osmanlı Dönemi) ricâ
ümitli
Favorites