The privilege is reserved exclusively for women.
- Ayrıcalık özel olarak kadın için ayrılmıştır.
We have exclusive rights to Tom's invention.
- Tom'un buluşu için özel haklara sahibiz.
Instead of giving Alex a nut each time he said something, she'd only give it when he specifically said nut.
- O, Alex'e her konuşmasında bir ceviz verme yerine, onu sadece özellikle ceviz dediğinde verecekti.
I wish I could be more specific.
- Keşke daha özel olabilsem.
Do you have any special reason why you want to go to America?
- Amerika'ya gitmek için özel bir nedenin var mı?
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
They asked me to leave because they were going to have a personal talk.
- Benden gitmemi istediler çünkü özel bir konuşma yapacaklardı.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
- Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
- Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
Why did you choose that particular subject?
- Bu özel konuyu neden seçtiniz?
Tom did it for no particular reason.
- Tom'un onu yapmak için özel bir nedeni yoktu.
The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
My boss called me down for making private calls on the office phone.
- Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.
Please respect my privacy.
- Lütfen özel yaşamıma saygı gösterin.
Tom is a dedicated teacher.
- Tom özel bir öğretmendir.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
You are trespassing on private property.
- Özel mülkiyete izinsiz giriyorsunuz.
You are not allowed here. This is private property.
- Buraya giremezsin. Bu özel bir mülkiyet.
Japan has many distinctive traits.
- Japonya'nın pek çok ayırt edici özellikleri vardır.
The Japanese language has many distinctive characteristics.
- Japon dilinin birçok ayırt edici özellikleri var.
Each language has its peculiarities.
- Her dilin özellikleri vardır.
You handled that particular problem very well.
- O özel sorunun çok iyi üstesinden geldin.
Tom is a very dedicated student.
- Tom çok özel bir öğrenci.
The private colleges and universities of the United States are autonomous.
- ABD'nin özel kolejleri ve üniversiteleri özerktir.
Generosity is an important trait in today's selfish society.
- Cömertlik bugünün bencil toplumunda önemli bir özelliktir.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
We would like to eat. Could you serve us expressly? We need to be on our way before half past one.
- Yemek yemek istiyoruz. Özellikle bize hizmet eder misiniz? bir buçuktan önce yolda olmalıyız.