Turkish - English
Definition of övgücü in Turkish English dictionary
- flatterer
- {n} a wheedler, fawner, coaxer, praiser
- {i} one who gives insincere compliments; one who compliments excessively
- a person who uses flattery
- One who flatters
- övgü
- praise
Tom certainly deserves praise.
-Tom kesinlikle övgüyü hakediyor.
He was not aware that the praise was a satire in disguise.
-O, övgünün kılık değiştirmiş bir hiciv olduğunu fark etmedi.
- övgü
- tribute
- övgü
- compliment
Tom returned the compliments.
-Tom övgüleri iade etti.
She is always fishing for compliments.
-Her zaman övgüler için balık tutuyor.
- övgü
- praise, panegyric, compliment, applause, commendation
- övgü
- ode
- övgü
- credit
- övgü
- {i} approbation
- övgü
- {i} laud
His first answer was laudable.
-Onun ilk cevabı övgüye değerdi.
- övgü
- kudos
- övgü
- accolade
His new book received accolades from the magazines.
-Yeni kitabı dergilerden övgü aldı.
- övgü
- eulogy
- övgü
- admonition
- övgü
- commendation
- övgü
- lauds
- övgü
- praise of
- övgü
- glowing account
- övgü
- eclat
- övgü
- eulogy, laudatory speech or writing, panegyric
- övgü
- bouquet
- övgü
- encomium
- övgü
- panegyric
- övgü
- laudation
- övgü
- commendatory
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of övgücü in Turkish Turkish dictionary
- Birini veya bir şeyi öven (kimse)
- Birini gereği yokken veya aşırı olarak öven (kimse)
- Övgü
- methiye
- övgü
- Birini veya bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı, methiye
- övgü
- Birini veya bir şeyi övmek için söylenen söz veya yazılan yazı, methiye: "İstanbul camilerinin övgüsü üstüne açtıkları konuşmalar bitmek bilmezdi."- N. Cumalı