Definition of öteye in Turkish English dictionary
- over
- beyond
My team has never advanced beyond the quarter-finals.
- Takımım hiç çeyrek finalden öteye gidemedi.
- further
- farther
They walked three miles farther.
- Onlar üç mil öteye yürüdü.
He went no farther than the gate.
- Kapıdan daha öteye gitmedi.
- farther on, over there, beyond
- öte
- beyond
This work is beyond my grasp.
- Bu iş benim kavramamın ötesindedir.
Some things in life are beyond our ability to control.
- Hayatta bazı şeyler kontrol etme yeteneğimizin ötesindedir.
- öteye geçmek
- To go beyond
- öteye beriye
- here and there, about
- öteye beriye
- here and there
- öteye further on, yonder;
- to the other side
- öteye uçmak
- overfly
- öte
- {e} above
He is above doing such a thing.
- O öyle bir şey yapmanın ötesinde.
Above and beyond this, he can read Hebrew.
- Bunun ötesinde İbranice okuyabilir.
- öte
- the further side, the other side; the rest, the other; farther, further, beyond
- öte
- meta
- öte
- past
The post office is just past the bank.
- Postane tam bankanın ötesinde.
- öte
- far
The questions involved go far beyond economics.
- Söz konusu sorular ekonominin çok ötesine geçiyor.
He went no farther than the gate.
- Kapıdan daha öteye gitmedi.
- daha öteye
- further
- selâmlaşmaktan öteye gitmeyen
- on bowing terms
- öte
- the other side
Sami was on the other side.
- Sami öteki taraftaydı.
- öte
- over
- öte
- trans
- öte
- other, yonder, far (side)
- öte
- the further side of, the other side of
- öte
- further
