He tried to kill himself but it ended in failure.
- O, kendini öldürmeye çalıştı fakat o başarısızlıkla sonuçlandı.
They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
- Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
The man attacked her with the intention of killing her.
- Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
Have you ever thought of killing yourself? No, I'm not a person who would end their own life.
- Kendi kendine birini öldürmeyi hiç düşündün mü? Hayır, ben onların kendi hayatlarını sonlandırmak isteyen biri değilim.
He will do anything but murder.
- Öldürmenin dışında bir şey yapacaktır.
Tom wouldn't murder anybody.
- Tom kimseyi öldürmedi.
We were told to shoot to kill.
- Öldürmek için ateş etmemiz söylendi.
Tom didn't shoot to kill.
- Tom öldürmek için ateş etmedi.
I hope there'll be no bloodshed.
- Öldürme olmayacığını umuyorum.
I will send my army to take the city and slaughter every single person there.
- Kenti alıp oradaki her bir kişiyi öldürmek için ordumu göndereceğim.
He went on trial charged with murdering her wife.
- O, onun eşini öldürmekle suçlandığı için mahkemeye gitti.
Having sold him the murder weapon makes you an accessory to uxoricide.
- Ona cinayet silahını satman onun karısın öldürmek için seni suç ortağı yapar.
Someone made a threat to kill that politician.
- Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
They threatened to kill me so I gave them up my wallet.
- Beni öldürmekle tehdit ettiler bu yüzden cüzdanımı onlara verdim.
Tom has been acquitted of manslaughter.
- Tom adam öldürmekten berat etti.
Tom was sentenced to thirteen years for manslaughter.
- Tom adam öldürme için on üç yıl hapis cezasına çarptırıldı.
A monument was erected in memory of the deceased.
- Ölenin anısına bir anıt dikildi.
A monument has been erected to the memory of the deceased.
- Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.
One drop of this poison is enough to kill 160 people.
- Bu zehirin bir damlası 160 kişiyi öldürmek için yeterlidir.
Tom talked about killing his father.
- Tom, babasını öldürmekten bahsetti.
The man attacked her with the intention of killing her.
- Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
I will send my army to take the city and slaughter every single person there.
- Kenti alıp oradaki her bir kişiyi öldürmek için ordumu göndereceğim.
We won't let you pass away.
- Ölmene izin vermeyeceğiz.
The patient may pass away at any moment.
- Hasta herhangi bir anda ölebilir.
People living in this area are dying because of the lack of water.
- Bu alanda yaşayan insanlar su yokluğu nedeniyle ölüyor.
Dying is nothing. So start with living, it's less funny and it lasts longer.
- Ölüm hiçbir şey. Bu yüzden yaşamla başla, daha az komik ve daha uzun sürer.
Marilyn Monroe died 33 years ago.
- Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.
Dalida died from an overdose of sleeping pills.
- Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.
Fadil was found deceased in his apartment.
- Fadıl evinde ölü bulundu.
A monument has been erected to the memory of the deceased.
- Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.
All those who take up the sword shall perish by the sword.
- Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
If a mouse only has one hole, it will soon perish.
- Bir farenin sadece tek bir deliği varsa, kısa sürede ölür.
Tom didn't shoot to kill.
- Tom öldürmek için ateş etmedi.
We were told to shoot to kill.
- Öldürmek için ateş etmemiz söylendi.
Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
- Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
Dalida died from an overdose of sleeping pills.
- Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.
Fadil wanted to learn more about infanticide.
- Fadıl bebek öldürme hakkında daha fazla öğrenmek istedi.
They accused him of manslaughter.
- Onlar onu kasıtsız öldürmeyle suçladı.
Tom is serving a ten-year sentence for manslaughter.
- Tom kazara adam öldürme için on yıl hapis cezası çekiyor.
The gangsters let him in on their plan to knock off a rival gang leader.
- Gangasterler bir rakip çete liderini öldürmek için planları gereği onun içeri girmesine izin verdiler.
The mafia let him in on their plans to knock off a rival gangster.
- Mafya rakip gangsteri öldürmek için kendi planları üzerinde onu içeriye aldı.
He started to get hungry, so he threw a small stone in the river to kill a fish.
- O acıkmaya başladı, bu nedenle bir balık öldürmek için ırmağa küçük bir taş attı.
We can't let Tom get away with murdering those four people.
- Tom'un bu dört insanı öldürmekten kurtulmasına izin veremeyiz.
The gangsters let him in on their plan to knock off a rival gang leader.
- Gangasterler bir rakip çete liderini öldürmek için planları gereği onun içeri girmesine izin verdiler.
Tom told his commanding officer that he wasn't willing to kill anyone.
- Tom komutanına kimseyi öldürmek istemediğini söyledi.