ödüllendirilmemiş

listen to the pronunciation of ödüllendirilmemiş
Turkish - English
unrequited
{s} unrewarded
ödül
prize

Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize. - Kaoru, şimdiye kadar en iyi tepki sizinki - büyük ödülü kazanırsınız.

He won the third prize. - O, üçüncülük ödülünü kazandı.

ödül
reward

You shall have a reward. - Siz bir ödül alacaksınız.

Nick is by no means satisfied with the reward. - Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.

ödül
award

They awarded her a gold metal for her achievement. - Başarısı için onu altın madalyayla ödüllendirdiler.

Since 1990, eleven female students received the award. - 1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.

ödül
premium
ödül
plume
ödül
purse
ödül
requital
ödül
guerdon
ödül
meed
ödül
remuneration
ödül
recompense
ödül
bonus
ödül
fee

It's a very rewarding feeling. - Bu çok ödüllendirici bir duygu.

ödül
warison
ödül
payoff
ödül
merit
ödül
trophy
ödül
commendation
ödül
gift

I received a Playstation Vita as a gift. - Ödül olarak bir Playstation Vita aldım.

I didn't expect any gift. - Hiç ödül beklemiyordum.

ödül
distinction
ödül
consideration
ödül
stakes
ödül
a reward
ödül
prize; reward
ödül
(insurance) premium
ödül
reward, prize, award, trophy
ödül
(Finans)premium (of a bond)
ödül
{i} accolade
Turkish - Turkish

Definition of ödüllendirilmemiş in Turkish Turkish dictionary

Ödül
armağan
Ödül
mükafat
ödül
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat
ödül
Bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat: "İki Nobel Edebiyat Ödülü Balkanlı yazarlara verildi."- H. Taner
ödül
Bir iyiliğe karşılık olarak verilen armağan, mükâfat
ödüllendirilmemiş
Favorites