He got a prize for winning the competition.
 - O, yarışmayı kazandığı için bir ödül aldı.
She won first prize in the exhibition.
 - İlk ödülünü sergide kazandı.
Tom deserves a reward.
 - Tom bir ödülü hak ediyor.
Nick is by no means satisfied with the reward.
 - Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
Since 1990, eleven female students received the award.
 - 1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.
Tom died three days before he was to receive the award.
 - Tom ödülünü almadan üç gün önce öldü.
It's a very rewarding feeling.
 - Bu çok ödüllendirici bir duygu.
Life does not repeat its gifts.
 - Yaşam, ödüllerini tekrar etmez.
I received a Playstation Vita as a gift.
 - Ödül olarak bir Playstation Vita aldım.