Turkish - English
Definition of öğretim in Turkish English dictionary
- teaching
I believe in this method of teaching.
-Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum.
What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
-Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- education
Many women pursue higher education and careers, thus delaying marriage and childbirth.
-Birçok kadın yüksek öğretime ve kariyere devam ediyor, bu nedenle evlilik ve doğum gecikiyor.
She was able to continue her education through correspondence courses.
-O, mektupla öğretim ile eğitimine devam edebildi.
- instruction
Instructional videos are a key component of many online courses.
-Öğretim videolar birçok çevrim içi derslerin önemli bir bileşenidir.
- tuition
Tuition will be raised by nearly ten percent as of April 1, 2001.
-Öğretim 1 Nisan 2001 itibariyle yaklaşık yüzde on artırılacaktır.
- schoolteaching
- schooling
- instruction, education, schooling tedris, tedrisat, talim
- öğretim görevlisi
- University teacher
- öğretim kurumu
- academic institutions
- öğretim bilgisi
- didactics
- öğretim bilgisi
- didactics didaktik
- öğretim görevlisi
- don
- öğretim görevlisi
- lecturer
- öğretim görevlisi
- prelector
- öğretim görevlisi lecturer
- in a university (whose appointment is part-time or temporary)
- öğretim ile ilgili
- tuitionary
- öğretim ile ilgili
- tuitional
- öğretim programı
- curriculum
- öğretim programı/izlencesi
- curriculum
- öğretim yardımcısı university teacher who is
- not a lecturer and whose rank is below that of associate professor
- öğretim yılı
- school year
- öğretim yılı
- academic year, school year
- öğretim özgürlüğü
- academic freedom
- öğretim üyeleri
- faculty
- öğretim üyesi
- instructor
- öğretim üyesi
- associate
- öğretim üyesi
- professor, assistant professor, lecturer
- öğretim üyesi
- teaching staff
- öğretim üyesi university teacher who is either
- an associate or full professor
- öğretim izlencesi
- syllabus
- öğretim üyesi
- lecturer
- bireysel öğretim sistemleri
- (Pisikoloji, Ruhbilim) intelligent tutoring systems
- mikro öğretim
- (Askeri) microteaching
- teknik öğretim
- technical education
- tele-öğretim
- teleeducation
- web tabanlı öğretim
- (Bilgisayar) web based training
- öğretim izlencesi
- curriculum
- öğretim üyesi
- assistant professor
- öğretim bursu
- teaching fellow
- öğretim yılı
- academic year
- yüksek öğretim
- Higher education
- örgün öğretim
- Formal education
- öğretim görevlisi
- teaching assistant
- Hava Kuvvetleri Öğretim ve Eğitim Komutanlığı
- (Askeri) Air Education and Training Command
- açık öğretim
- correspondence school
- açık öğretim
- education modeled after that of an open university
- açık öğretim
- açıköğretim
- açık öğretim fakültesi
- open university
- bilgisayar destekli öğretim
- computer-assisted instruction (CAI)
- bireysel yönelimli öğretim
- (Dilbilim) individually guided education
- etkin öğretim
- active teaching
- ikinci öğretim
- evening education
- ilgi süreci; öğretim programı
- (Askeri) period of interest; program of instruction
- içerik odaklı öğretim
- (Dilbilim) content based instruction
- içerik temelli öğretim
- (Dilbilim) content based instruction
- karma öğretim
- coeducation
- karma öğretim
- co-education
- kuvvetler arası öğretim
- (Askeri) inter-service education
- mektupla öğretim
- correspondence course
- mektupla öğretim okulu
- correspondence school
- mesleki öğretim
- (Eğitim,Ticaret) professional education
- orta öğretim
- secondary education
- orta öğretim okulu
- grammar school
- televizyonla öğretim
- telecourse
- temel öğretim
- elementary education
- uluslar arası askeri eğitim ve öğretim
- (Askeri) international military education and training
- uygulamalı öğretim
- object teaching
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of öğretim in Turkish Turkish dictionary
- Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi
- Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim: "Ben bizzat bölükte ilköğretim hocalığı yaptım."- F. R. Atay. Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi
- Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim
- (Hukuk) TEDRİS
- tedrisat
- talim
- öğretim görevlisi
- Öğretim görevlisi, doçentlik derecesi bulunmayan ve özel uzmanlığı gerektiren konularda ders vermek üzere geçici veya devamlı olarak yüksek öğretim kurumlarında görevlendirilen kişi
- öğretim bilgisi
- Öğretim ilke, yöntem ve yollarına ilişkin genel sorunları inceleyen bilgi dalı, didaktik
- öğretim görevlisi
- Üniversitelerde öğretim üyesi bulunmayan dersler için geçici veya sürekli olarak görevlendirilen, ders veren ve uygulama yaptıran kimse
- öğretim programı
- Bir okulu bitirmek veya bir alanda uzmanlaşmak için okunması gereken ders ve konuları kapsayan plan, müfredat, ders programı
- öğretim yılı
- İlk, orta ve yüksek okullar ile üniversitelerde öğretimin başladığı ve sona erdiği gün arasında geçen süre
- öğretim üyesi
- Yüksek öğretim kuruluşlarında görevli profesör, doçent ve yardımcı doçent, akademisyen
- açık öğretim
- Dersleri radyo ve televizyon gibi araçlarla yayımlanan veya posta ile ilgililere ulaştırılan ve yüksek öğretimde uygulanan eğitim
- etkin öğretim
- Ele alınan bir sorunun çözümünde, geleneksel öğretim yöntemlerinden yararlanmak yerine, ilgili birkaç bilgi alanında araştırma, deneme ve inceleme yapmaya önem veren öğretim
- orta öğretim
- İlköğretimden geçtikten sonra öğrenimini sürdürmek isteyen öğrencileri daha üst öğrenime veya teknik ve meslek alanlarında hazırlamak için planlanan öğretim dönemi, orta tedrisat
- orta öğretim
- İlköğretim ile yüksek öğretim kurumları arasında yer alan genel okulları, teknik ve meslek okullarını yönetmek görev ve sorumluluğunu yüklenmiş bulunan kuruluş
- teknik öğretim
- Bir tekniğin veya teknik yöntem ve becerilerin kazandırılmasına önem veren öğretim
- temel öğretim
- Temel eğitimin uygulanması
- yaygın öğretim
- Yaygın eğitim sistemi ile gerçekleştirilen öğretim
- yüksek öğretim
- Orta öğretimin üstünde, üniversite, akademi ve yüksek okullar ile bu eğitim kurumlarını yönetmek görevini ve sorumluluğunu taşıyan birimlerden oluşan kuruluş
- yüksek öğretim
- Orta öğretimden geçenlere, üniversite, akademi, teknik ve yüksek meslek okulları gibi türlü eğitim kurumlarınca planlanıp uygulanan öğretim
Related Terms
öğretim
Hyphenation
öğ·re·timPronunciation
Common Collocations
öğretim üyesi, öğretim görevlisi, öğretim bursu, öğretim yılı, öğretim izlencesi, öğretim metoduResimler
History
Favorites