We're a bunch of old-schoolers.
The pupil was punished for smoking.
- Öğrenci sigara içtiği için cezalandırıldı.
There are 40 pupils in this class.
- Bu sınıfta kırk öğrenci var.
Few students know how to read Latin.
- Latince'nin nasıl okunacağını çok az öğrenci bilir.
Are you a teacher or a student here?
- Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
Praise stimulates students to work hard.
- Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
- Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
Tom was about to get his learner's permit.
- Tom öğrencisinin iznini almak üzereydi.
Tom was teased at school because he was a slow learner.
- Tom yavaş bir öğrenci olduğu için okulda alay edildi.
This summer, no scholarships were awarded to students who received one last year.
- Burslar artık geçen yıl olduğu gibi bu yaz aynı öğrencilere verilmedi.
Eileen was a very good student. She earned a scholarship to attend Syracuse University.
- Eileen çok iyi bir öğrenciydi. O Syracuse Üniversitesinde okumak için bir burs kazandı.
Today schoolboys are more naughty than earlier.
- Bugünkü erkek öğrenciler daha öncekilerden daha yaramazdırlar.
Tom was as excited as a schoolboy.
- Tom bir öğrenci gibi heyecanlıydı.
Tom giggled like a schoolgirl.
- Tom bir kız öğrenci gibi kıkırdadı.
The court ruled that Muslim schoolgirls could not be exempted from swimming lessons.
- Mahkeme, Müslüman öğrencilerin yüzme derslerinden muaf olamayacağına karar verdi.
Tom is a graduate student.
- Tom master öğrencisi.
Tom is a high school senior.
- Tom lise son sınıf öğrencisi.
Tom was class president when he was a senior.
- Tom, son sınıf öğrencisi iken sınıf başkanıydı.
I'm an eighth grader.
- Ben bir sekizinci sınıf öğrencisiyim.
She's a second grader.
- O ikinci sınıf öğrencisi.
Tom was a medical student.
- Tom bir tıp öğrencisiydi.
She was a medical student.
- O bir tıp öğrencisiydi.
He is an undergraduate in the law department.
- O, hukuk bölümünde bir üniversite öğrencisidir.
Toplam olarak takribî bin talebe var.
- Toplam olarak yaklaşık bin öğrenci var.
Talebe 256'nın karekökü on altıdır diye cevapladı.
- Öğrenci 256'nın karekökü on altıdır diye yanıtladı.