We usually have lunch at noon.
- Öğlen yemeğimizi genellikle öğlen yeriz.
He came here before noon.
- O buraya öğleden önce geldi.
We should get to Chicago by lunchtime.
- Biz öğle yemeği saatine kadar Chicago'ya varmalıyız.
At lunchtime today, our usual restaurant was closed because of a funeral in the family.
- Bugün öğle yemeği vakti, ailedeki bir cenaze nedeniyle alışıldık restoranımız kapalıydı.
They will contact us before midday today.
- Onlar bugün öğleden önce bizimle iletişime geçecekler.
It is midday. The men are eating lunch.
- Gün ortası. İnsanlar öğle yemeği yiyorlar.
I spent the whole afternoon chatting with friends.
- Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
I will be busy this afternoon.
- Bu öğleden sonra meşgul olacağım.