The rich are often misers.
- Zenginler çoğu kez pintidirler.
Cheese often lures a mouse into a trap.
- Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
Most children hate school.
- Çoğu çocuk okuldan nefret eder.
Most Japanese drink water from the tap.
- Çoğu Japon, suyu musluktan içer.
Many of the workers died of hunger.
- İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.
Many diseases result from poverty.
- Çoğu hastalık yoksulluktan sonuçlanır.
The pain has mostly gone away.
- Ağrı çoğunlukla geçti.
They were mostly women.
- Onlar çoğunlukla kadındı.
There were many guests - most of them were our teacher's classmates and friends.
- Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.
While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
- Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
The audience consisted mainly of students.
- Dinleyiciler çoğunlukla öğrencilerden oluşuyordu.
Pollutants like this derive mainly from the combustion of fuel in car engines.
- Böyle kirleticiler çoğunlukla otomobil motorlarındaki yakıt tüketiminden kaynaklanmaktadır.
People often tell me more than I want to know.
- İnsanlar çoğunlukla bana bilmek istediğimden daha fazlasını söylüyor.
I've done that more than most people have.
- Onu çoğu insandan fazla yaptım.