çiğ

listen to the pronunciation of çiğ
Turkish - English
raw

Tom hates raw onions. - Tom çiğ soğanlardan nefret eder.

Tom likes eating raw oysters. - Tom çiğ istiridye yemeği seviyor.

uncooked

Atuqtuaq eats the seal blubber uncooked. - Atuqtuaq fok balığını çiğ yer.

unseemly, inappropriate (act, words)
raw, uncooked; not completely cooked
raw, uncooked; unripe; crude, tactless
ill-bred, untutored
harsh (color, light)
unbaked
half baked
loud

Can you stop chewing gum so loudly? - Bu kadar yüksek sesle sakız çiğnemeyi kesebilir misin?

unripe
dew

The dew evaporated when the sun rose. - Güneş doğduğunda çiğ buharlaştı.

The dew is on the leaves of grass. - Çiğ çim yaprakları üzerinde.

rare
{i} frost
çiğ (renk)
gaudy
çiğ (renk)
glaring
çiğ etle beslemek
flesh
çiğ kaçmak/düşmek
to be inappropriate, be unseemly
çiğ köfte
a dish made of minced meat, pounded wheat and chilli powder, raw meatballs
çiğ köfte
dish made of raw ground meat, pounded wheat, and red pepper
çiğ olarak
in the raw
çiğ renkli
gaudy
çiğ süt emmek
(Konuşma Dili) to be evil-minded by nature, be a bad egg from the word go
çiğ yemedim ki karnım ağrısın
(Konuşma Dili) As I've done nothing wrong, I have nothing to fear
çiğ çiğ yemek
to be enraged at: Onu çiğ çiğ yiyebilirdim. I could have torn him limb from limb
çiğ köfte
(Gıda) steak tartar a la turca
çiğ sebze
raw vegetable
cihaz çiğ noktası
apparatus dewpoint
hatır için çiğ tavuk
(da) yenir. (Atasözü) A person will do difficult or unpleasant things in order to please others
insanoğlu çiğ süt emmiş
(Atasözü) Human beings don't always behave decently
Turkish - Turkish
Yaşının gerektirdiği görgüye ve olgunluğa erişmiş olmayan
Yaşının gerektirdiği görgüye ve olgunluğa erişmiş olmayan: "Fakat Cemal Paşa, çiğ bir politikacı değildi."- F. R. Atay
Yersiz ve yakışıksız
Pişmemiş veya az pişmiş
Gözü rahatsız eden, göze batan (renk, ışık): "Koca Mustafapaşa'daki berber Selim'in aynası karşısında çiğ renkleri buna benzeyen çok süslü bir resim asılıydı."- R. H. Karay
Yersiz ve yakışıksız: "Bu, benim gibi yaşını başını almış bir adam tarafından pek çiğ bir hareket olurdu."- Y. K. Karaosmanoğlu
Gözü rahatsız eden, göze batan
çiğ köfte
İyice dövülmüş çiğ etle ince bulgura biber, soğan, baharat, salça, maydanoz katılıp bulgur yumuşayıncaya kadar yoğrulduktan sonra pişirilmeden, sıkılarak yenen köfte
çiğ börek
Çiğ kıyma, soğan ve baharat karışımının açılmış yufkaya konulup yağda kızartılmasıyla yapılan börek
çiğ iplik
Bükülmemiş iplik
çiğ renkçi
Çiğ renkçilik anlayışında resim yapan (sanatçı)
çiğ renkçilik
XX. yüzyılın başlangıcında ilk defa izlenimciliğin renklerini bırakıp gereğinden çok saf renkler kullanarak abartılmış tabiat biçimlerini gösteren resim anlayışı
çiğ toprak
Uzun zaman işlenmemiş, güç sürülür toprak
çiğ
Favorites