çatlatmak

listen to the pronunciation of çatlatmak
Turkish - English
to crack, split
to cause (someone, an animal) to die or almost die from (overeating, overdrinking, fatigue, or excessive crying)
(deri) chap
flaw
craze
split
rift
to crack, split, to fracture; (cildi) to chap; (atı) to ride to death
to cause (someone) to be consumed with jealousy
crack
spring
weather
ride to death
break
fracture
chap
disrupt
fissure
brust
çatla
{f} crack

Tom doesn't like it when Mary cracks her knuckles. - Mary eklemlerini çatlattığında Tom sevmez.

He stopped up the crack with putty. - Çatlağı macunla tıkadı.

çatla
{f} flaw
çatla
{f} fracture
çatla
{f} cracked

The hail cracked the window. - Dolu pencereyi çatlattı.

Tom accidentally cracked his phone's screen. - Tom yanlışlıkla telefonunun ekranını çatlattı.

çatla
{f} flawed
çatla
fractured
ayınları çatlatmak
to pronounce one's 'ayns as an Arab would
düşman çatlatmak
to spite one's enemies by parading one's successes
Turkish - Turkish
Çatlak duruma getirmek: "Elindeki ustura ile çatlatacağı bu canlı yemişe baktı."- Ö. Seyfettin. Çatlamasına yol açmak: "Duvarları, tavanı çatlatacak kadar şiddetli olan ve birdenbire kulağa saldıran bu ses dalgası kimsenin kulağını incitmedi."- H. E. Adıvar
Çatlamasına yol açmak
Aklını kaçırmak
Çatlak duruma getirmek
çatlatma
Çatlatmak işi
çatlatmak
Favorites