çatallaşarak

listen to the pronunciation of çatallaşarak
Turkish - English
forking
the act of branching out or dividing into branches
the place where something divides into branches
present participle of fork
çatal
fork

Could we have a fork? - Bir çatal alabilir miyiz?

I took the right fork of the road. - Yolun sağ çatalına gittim.

çatal
{s} difficult

Eating yogurt with a fork is somewhat difficult. - Bir çatalla yoğurt yemek biraz zordur.

çatal
selector fork
çatal
grease nipple
çatal
shift fork
çatal
tube yoke
çatal
breasthook
çatal
forks

We use chopsticks in place of knives and forks. - Biz bıçak ve çatal yerine yemek çubuklarını kullanırız.

Give us two knives and four forks, please. - Lütfen bize iki bıçak ve dört çatal verin.

çatal
fork (used for eating, serving, etc.)
çatal
bifurcated
çatal
fork, bifurcation
çatal
prong; branch of a forked object
çatal
two sided
çatal
forked
çatal
prong
çatal
clevis
çatal
fork; prong; forked, bifurcated; ambiguous; (ses) hoarse; (dil) forked
çatal
(word) which has a double meaning
çatal
cracked (voice)
çatal
involved, difficult
çatal
(ağaç) crotch
çatal
(İnşaat) yoke
çatal
britannia
çatal
cloven
Turkish - Turkish

Definition of çatallaşarak in Turkish Turkish dictionary

çatal
İki veya daha çok kola ayrılan değnek
çatal
Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç: "Çatalı elinden düştü, ağzı açık kaldı."- P. Safa
çatal
Bir tür olta iğnesi
çatal
Ucu kollara ayrılmış
çatal
Dallı olan şeylerin her kolu
çatal
İki taraflı
çatal
Yol, ağaç gibi kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri
çatal
Dirgen
çatal
Yol, ağaç gibi, kollara ayrılan şeylerin ayrılma yeri
çatal
İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir
çatal
Ucu kollara ayrılmış. İki taraflı: "Evlerinin önü çatal pınarlar / İçerler suyunu beni anarlar."- Halk türküsü. İki anlamlı, iki türlü anlaşılabilir
çatal
On dokuzuncu yüzyıl ingiliz tiyatrosunda panoları tutan direğe verilen ad
çatal
Yemek yerken kullanılan iki, üç veya dört uzun dişli çoğunlukla metal araç
çatal
piron
çatallaşarak
Favorites