çarpışmalar

listen to the pronunciation of çarpışmalar
Turkish - English
(Bilgisayar,Fizik) collisions

This car brakes automatically to avoid collisions. - Bu araba çarpışmaları önlemek için otomatik olarak fren yapar.

It is generally thought that the earth's water came from collisions with comets. - Genel olarak, dünyadaki suyun kuyrukluyıldızlarla çarpışmalardan geldiği düşünülür.

plural of collision
In network systems, when two nodes transmit simultaneously, causing destruction of a data packet’s information
When two nodes on a network attempt to transmit data on the same medium at the same time
Two packets sent over the network segment simultaneously will collide and be rejected Ethernet will automatically resent them at altered timing to ensure proper receipt 3
çarpışma
{i} collision

A rogue asteroid from the Kuiper Belt is on a collision course with the Earth. - Kuiper Kuşağı'na ait serseri bir göktaşı Dünya'yla çarpışma rotasında.

This car brakes automatically to avoid collisions. - Bu araba çarpışmaları önlemek için otomatik olarak fren yapar.

çarpışma
{i} clash
çarpışma
impact
çarpışma
{i} action
çarpışma
crash

He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing. - O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.

He who wears armor falls with a big crash! - Zırh giyen büyük bir çarpışmayla düşer!

çarpışma
foul
çarpışma
face off
çarpışma
(Bilgisayar) collisions

This car brakes automatically to avoid collisions. - Bu araba çarpışmaları önlemek için otomatik olarak fren yapar.

It is generally thought that the earth's water came from collisions with comets. - Genel olarak, dünyadaki suyun kuyrukluyıldızlarla çarpışmalardan geldiği düşünülür.

çarpış
collide

The car collided with a truck. - Araba bir kamyonla çarpıştı.

When I was 17, I injured myself playing football. I collided with someone and as a result of this I broke some of my teeth. - 17 yaşındayken, futbol oynarken kendimi yaraladım. Birisiyle çarpıştım ve bunun sonucu olarak dişlerimden bazılarını kırdım.

çarpış
{f} smashing
çarpış
knock against
çarpış
{f} skirmish
çarpış
{f} clash
çarpışma
{i} clashing
çarpışma
skirmish
çarpışma
crackup
çarpışma
battle

You can win all the battles yet lose the war. - Sen bütün çarpışmaları kazanabilirsin ama savaşı kaybedebilirsin.

çarpışma
smash
Çarpışma
collisional
çarpışma
crashing

He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing. - O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.

çarpış
clashing
çarpışma
conflict
çarpışma
rencontre
çarpışma
joining battle, entering into combat, engagement
çarpışma
scrummage
çarpışma
scrum
çarpışma
fighting, combat, battle
çarpışma
smash up
çarpışma
collision, smash, smash-up; conflict, fight, combat, skirmish, action
çarpışma
encounter
çarpışma
combat
çarpışma
bump
çarpışma
collision; clash; banging; bumping
çarpışma
set to
çarpışma
scrimmage
çarpışma
(gemi) foul
çarpışma
engagement
çarpışma
setto
çarpışma
rencounter
Turkish - Turkish

Definition of çarpışmalar in Turkish Turkish dictionary

Çarpışma
muhasamat
Çarpışma
(Osmanlı Dönemi) ÂSİB
çarpış
Çarpma işi veya biçimi
çarpışma
Öncülerin veya küçük birliklerin yaptıkları küçük savaşma
çarpışma
Çarpışmak işi, müsademe, sadme
çarpışma
Çarpışmak işi, müsademe, sadme. Öncülerin veya küçük birliklerin yaptıkları küçük savaşma: "Bu, iki cephe arasında ilk çarpışmadır."- Y. Z. Ortaç
çarpışmalar
Favorites