He had an accident while working.
 - O çalışırken bir kaza yaptı.
While working, she had an accident.
 - O çalışırken bir kaza yaptı.
If she studied hard, she could pass the exam.
 - Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
If he studied hard, he could pass the test.
 - Sıkı çalışsa, sınavı geçebilir.
The liver is no longer functioning.
 - Karaciğer artık çalışmıyor.
The machine stopped functioning.
 - Makine çalışmayı kesti.
Pamela must have been at home when I tried to get in touch with her, but she didn't answer the telephone.
 - Onunla iletişim kurmaya çalıştığımda Pamela evde olmalıydı fakat telefona cevap vermedi.
I'll try to get in touch with Tom.
 - Tom'la temas kurmaya çalışacağım.
Jim was afraid of physical labor.
 - Jim bedensel çalışmadan korkuyordu.
They labored in the factories.
 - Onlar fabrikalarda çalıştılar.
I worked for a full 24 hours without getting any sleep.
 - Hiç uyumadan tam 24 saat çalıştım.
Child as he was, he worked hard to help his mother.
 - O,çocukken,annesine yardım etmek için sıkı çalıştı.
I'm studying the American drama.
 - Amerikan dramasını çalışıyorum.
Why are you studying English so hard? To be an English teacher.
 - Niçin çok İngilizce çalışıyorsun?İngilizce öğretmeni olmak için.
We'll attempt to start the class soon.
 - Yakında sınıfı başlatmak için çalışacağız.
Tom attempted to persuade Mary to go to church with him.
 - Tom Mary'yi onunla birlikte kiliseye gitmek için ikna etmeye çalıştı.
I like studying history.
 - Tarih çalışmayı severim.
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
 - Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
While working, he had an accident.
 - O çalışırken bir kaza yaptı.
She had an accident while working.
 - O çalışırken bir kaza yaptı.
How many times does the bus run each day?
 - Otobüs her gün kaç kez çalışır?
None of the computers can continue to run with a burnt card.
 - Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
They labored day after day.
 - Onlar üst üste her gün çalıştılar.
They labored in the factories.
 - Onlar fabrikalarda çalıştılar.