He was equipped for a trip.
- O bir yolculuk için donanımlıydı.
I'm not equipped to do that.
- Onu yapmak için donanımlı değilim.
We have the equipment.
- Bizim donanımımız var.
I can bring in some more sophisticated equipment if you think we need it.
- Ona ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsan biraz daha gelişmiş bir donanım getirebilirim.
Apple tried a lot to design beautiful hardware.
- Apple güzel donanım tasarlamak için çok çabaladı.
Sami ran the local hardware store.
- Sami yerel donanım mağazasını işletiyordu.