Onun hep böyle parlayan genç bir cildi var.
- She always has such glowing youthful skin.
O gerçekten gençliğini koruyor.
- She really keeps her youthfulness.
O, gençlik günlerine geri gitmek istiyor.
- She would love to go back to the days of her youth.
Buralarda bir gençlik yurdu var mı?
- Is there a youth hostel around here?
Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
- They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
Gençliğinin bittiğini düşünmek için iyi bir nedenin olabilir.
- You may have good reason to think that your youth is over.
Yaşlı adam gençleri kıskanıyor.
- The old man envies the youth.
Bilim Mastering gençlerimizin coşkulu bir isteğidir.
- Mastering science is an ardent wish of our youth.
he hath left his plumes all hoary gray, / And deckt himselfe with feathers youthly gay .