yaprakla

listen to the pronunciation of yaprakla
Türkisch - Englisch
{f} laminated
Made by lamination
Simple past tense and past participle of laminate
{a} consisting of plates or thin layers
Something made up of many layers
- The process of adhering one or more layers of material (face to liner) to a desired thickness
{s} made up of thin layers that have been bonded together
A product that is laminated is covered with a thin sheet of something, especially clear or coloured plastic, in order to protect it. The photographs were mounted on laminated cards. laminated work surfaces
Material such as wood or plastic that is laminated consists of several thin sheets or layers that are stuck together. Modern windscreens are made from laminated glass
Consisting of many thin layers
Past tense of laminate
Term used to describe fabrics with layers which have been joined in a permanent bond by some type of adhesive
Laminate
Constructed entirely or partially of lames
very thinly layered
Coated with clear plastic, or two separate sheets of paper joined together as a single sheet to provide a special thickness or varying colors from side to side
Build up from thinner layers
A cel that has been encapsulated or sand-wiched in thermoset plastic Courvoisier laminated many cels, as did the Disney Original Art Program
A finishing process which is achieved by applying glue and building up layers
yaprak
leaf

She trembled like a leaf. - Bir yaprak gibi titriyordu.

When the last leaf falls, I must go, too. - Son yaprak düştüğünde, ben de gitmeliyim.

yaprak
leaves

The leaves of the trees in the garden have turned completely red. - Bahçedeki ağaçların yaprakları tamamen kızardı.

All the leaves on the tree turned yellow. - Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.

yaprak
{i} sheet

He crushed the sheet of paper up into a ball. - Bir yaprak kağıdı ezerek top yaptı.

Tom was as pale as a sheet. - Tom bir yaprak kadar solgundu.

yaprak
{i} blade
yaprak
(Gıda) leave

Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves. - Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.

The garden was covered with fallen leaves. - Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.

yaprak
plate
yaprak
foliar
yaprak
lamination
yaprak
laminae
yaprak
panel
yaprak
(Tıp) folium
yapraklamak
(Askeri) flap in the wind
yaprak
cutform
yaprak
leaves of
yaprak
foil
yaprak
in leaf
yaprak
leaf; plate; sheet; foil
yaprak
layer, sheet (of dough or pastry): Bu baklavada altmış yaprak var. This baklava contains sixty layers of pastry
yaprak
folio
yaprak
grape leaf, vine leaf
yaprak
panel, section (of a rug, skirt, or sail)
yaprak
laminated
yaprak
page, leaf (of a book, newspaper, notebook, etc.)
yaprak
lamina
yaprak
geol. folium (in a metamorphic rock)
yaprak
folio , sheet , cut form , cut sheet
yaprak
frond
yaprak
foliage
yaprak
cut form
yaprak
leafage
yaprak
betel
Türkisch - Türkisch

Definition von yaprakla im Türkisch Türkisch wörterbuch

Yaprak
varak
Yaprak
(Osmanlı Dönemi) ÜMLUC
yaprak
Eni 50 cm, boyu 75 cm olan bayrak ölçüsü
yaprak
Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi, terleme gibi olayların oluştuğu, çoğu klorofilli, yeşil ve türlü biçimdeki bölümler
yaprak
Kat kat ayrılabilen şeylerde kat
yaprak
Bitkilerde solunum, karbon özümlenmesi, terleme gibi olayların oluştuğu, çoğu klorofilli, yeşil ve türlü biçimdeki bölümler: "Dökülmüş yapraklar, bozulmuş bağlar / Bülbülün konduğu dallar perişan."- Karacaoğlan. Özellikle asma yaprağı
yaprak
Kitap, defter gibi şeylerde ön ve arka yüzü oluşturan kâğıtlardan her biri, varak
yaprak
Birkaç parça eklenerek yapılan şeylerde her parça
yaprak
Özellikle asma yaprağı
yaprak
Börek, baklava gibi şeylerde yufka
yaprak
Kitap, defter gibi şeylerde ön ve arka yüzü oluşturan kâğıtlardan her biri, varak: "Takvimin kapak yaprağını ve günlük yapraklarını kolayca çevirdim."- R. H. Karay
yaprakla
Favoriten