yürütülmek

listen to the pronunciation of yürütülmek
Türkisch - Englisch
implement an
yürü
{f} walk

She likes to walk alone. - O tek başına yürümeyi sever.

She was so tired that she couldn't walk. - Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.

yürü
{f} walking

He is used to walking long distances. - O uzun mesafe yürümeye alışkın.

I watched John and Mary walking hand in hand. - John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.

yürü
{f} tread

In order to swim, you have to learn to tread water first. - Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

yürü
trod
yürü
trodden
yürü
walk out

Do not walk outside this area. - Bu alanın dışında yürümeyin.

yürü
amble
güvertedeki kalastan zorla yürütülmek
walk the plank
yürü
saunter
Türkisch - Türkisch
Yürütmek işi yapılmak veya yürütmek işine konu olmak
yürütülme
Yürütülmek işi