I spoke loudly so that everyone could hear me.
- Herkes beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum.
You don't have to talk so loud.
- Çok yüksek sesle konuşmak zorunda değilsiniz.
I could not stop myself from crying aloud.
- Yüksek sesle ağlamaktan kendimi alamadım.
You ought to read English aloud.
- İngilizceyi yüksek sesle okumalısın.
I felt an impulse to cry out loud.
- Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
Tom was trying hard not to laugh out loud.
- Tom yüksek sesle gülmemeye çalışıyordu.
I spoke loudly so that everyone could hear me.
- Herkes beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum.
They are talking loudly when they know they are disturbing others.
- Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
Tom was trying hard not to laugh out loud.
- Tom yüksek sesle gülmemeye çalışıyordu.
Tom nearly laughed out loud.
- Tom neredeyse yüksek sesle kahkaha atacaktı.
You've got to speak up.
- Yüksek sesle konuşmak zorundasın.
You don't have to talk so loud.
- Çok yüksek sesle konuşmak zorunda değilsiniz.
I spoke loudly so that everyone could hear me.
- Herkes beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum.
I felt an impulse to cry out loud.
- Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.
He gave a loud cry for help.
- Yardım için yüksek sesle bağırdı.