O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.
 - She told me how it was wrong to steal.
Korkarım yanlış bir numara çevirdiniz.
 - I'm afraid you have dialed a wrong number.
Ona haksızlık ettiğimi düşünüyor.
 - She thinks that I wronged her.
Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.
 - He accused us of wronging him.
Ülke yanlış yolda ilerliyor.
 - The country is headed on the wrong track.
Matem tutmak için doğru ya da yanlış yol yoktur.
 - There's no right or wrong way to grieve.
Onun boynunu koparmak istiyorum.
 - I'd like to wring her neck.
Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.
 - He accused us of wronging him.
O kazağını ters yüz giydi.
 - He put on his sweater wrong side out.
Bu sabah yatağın ters tarafından kalkmışsın gibi görünüyor.
 - It seems like you got up on the wrong side of the bed this morning.
Tom'un boynunu sıkmak istiyorum.
 - I'd like to wring Tom's neck.
Tom'un boynunu sıkma dürtüsüne karşı koymak zordu.
 - It was hard to resist the impulse to wring Tom's neck.
Tom'un boynunu sıkmak istiyorum.
 - I'd like to wring Tom's neck.
Onda fiziksel olarak hiçbir kusur yok.
 - There's nothing physically wrong with him.
Kusura bakmayın ama, anlattıklarınızın hiçbir önemi yok.
 - Don't take this the wrong way, but what you have related doesn't matter.