Kamp gezisi sırasında, Tom dizanteri oldu.
 - While on the camping trip, Tom got dysentery.
Tom yürüyüş sırasında ayak bileğini burktu.
 - Tom sprained his ankle while hiking.
Amerika'da iken İngilizce becerisini geliştirdi.
 - He developed his English skill while he was in America.
Diğerlerinki bir kılıç iken, bir gladyatörün seçtiği silah topuzdur.
 - One gladiator's weapon of choice is the mace, while the other's is a sword.
İngilizce sevmesine rağmen, o, matematikte zayıftır.
 - While he likes English, he is weak in mathematics.
Lütfen sürüş esnasında sürücüyle konuşmayın.
 - Please do not talk to the driver while he's driving.
Soruyu bir süre düşünüp taşındı.
 - She pondered the question for a while.
Bu paketleri kısa bir süreliğine bırakmak istiyorum.
 - I want to leave these packages for a while.
Mağaza açılıncaya kadar bir süre beklemekten başka seçeneğimiz yoktu.
 - We had no choice but to wait for a while until the store opened.
Biz kek yerken ve çay içerken gece geç saatlere kadar konuştuk.
 - We conversed until late at night while eating cake and drinking tea.
Bir süredir kola bağımlısı oldum ve onu her gün içtim.
 - For a while, I was really addicted to cola and drank it every day.
Ayakkabılarımı bağlarken bunu tut.
 - Hold this while I tie my shoes.
Bazen yeni şeyleri denemek iyidir.
 - It's good to try new things once in a while.
Tom kısa sürede ziyaret edecek.
 - Tom is coming over in a little while.
Hava çok sıkıntılı;sanırım kısa süre içinde gök gürleyecek.
 - It's so muggy; I think it will thunder in a short while.