Beklemenin bir faydası yok.
- There's no point in waiting.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- Five patients were in the waiting room.
Biz hizmet edilmeyi bekliyoruz.
- We're waiting to be served.
Size hizmet eden biri var mı?
- Is anybody waiting on you?
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- Five patients were in the waiting room.
Bir otobüs beklerken, arkadaşımla buluştum.
- Waiting for a bus, I met my friend.
Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.
- There were some guests waiting in the drawing room.
Otelin dışındaki Tom için bekleyen bir limuzin vardı.
- There was a limousine waiting for Tom outside the hotel.
Seni bekleyerek tüm sabahı boşa harcadım.
- I wasted all morning waiting for you.
Bütün sabahı bir şey olmasını bekleyerek geçirdim.
- I spent the whole morning waiting for something to happen.
Green glasses for hock, and excellent waiting at table.
In all ages, men have fought over words, without waiting to know what the words really signified.