Beklemenin bir faydası yok.
- There's no point in waiting.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- Five patients were in the waiting room.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- There were five patients in the waiting room.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- Five patients were in the waiting room.
Otelin dışındaki Tom için bekleyen bir limuzin vardı.
- There was a limousine waiting for Tom outside the hotel.
Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.
- There were some guests waiting in the drawing room.
Uzun bir süre beni bekleyerek durdu.
- She stood waiting for me for a long time.
Seni bekleyerek tüm sabahı boşa harcadım.
- I wasted all morning waiting for you.