verwandte

listen to the pronunciation of verwandte
Deutsch - Türkisch
n {fer'vantı} r,e hısım, akraba
akraba

Bütün akrabalarıma, tanıdıklarıma ve arkadaşlarıma doğum günümü kutladığınız için çok teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettiniz. - Ein herzliches Dankeschön an alle meine Verwandten, Bekannten und Freunde für die zahlreichen Glückwünsche zu meinem Geburtstag. Es hat mich sehr gefreut.

Ne kadar sıklıkta akrabalarını ziyaret ediyorsun? - Wie häufig besuchst du deine Verwandten?

Englisch - Türkisch

Definition von verwandte im Englisch Türkisch wörterbuch

relation
ilişki

Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor. - As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.

O ülke, Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkileri kesti. - That country broke off diplomatic relations with the United States.

relation
ara

İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir. - The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.

Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor? - How are relations between the two of them going?

kinsfolk
kiminse kodağından kimseler
kinsman
erkek akraba/kohum
kinsman
erkek akraba
kinswoman
bayan akraba
relation
akraba

O, onun uzak bir akrabasıdır. - He is a distant relation of hers.

O benimle akraba değil. - He is no relation to me.

kinsfolk
{i} akrabalar
kinsfolk
{i} soy sop
kinsfolk
akraba
kinsfolk
hısım
kinsman
{i} akraba (erkek)
kinsman
(isim) akraba (erkek)
kinswoman
(isim) akraba (kadın)
kinswoman
{i} akraba (kadın)
kinswoman
kadın akraba
relation
{i} bağ

En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır. - Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.

relation
{i} söyleme
relation
{i} bağlantı