She was brutally murdered.
 - O, vahşice öldürüldü.
Tom brutally beat Mary to death.
 - Tom, Mary'yi vahşice ölümüne dövdü.
He demanded that the savage dog be kept tied up.
 - O, vahşi köpeğin bağlı tutulmasını istedi.
The savage life is so simple, and our societies are such complex machinery!
 - Vahşi hayat çok basit ve toplumlarımız çok karmaşık makine!
The sun goes down in a wild blaze of color.
 - Güneş vahşi bir renk aleviyle batıyor.
She dreamt about wild jaguars.
 - Vahşi Jaguarlar hakkında rüya gördü.
Those dogs aren't as ferocious as they look.
 - Bu köpekler göründükleri kadar vahşi değil.
A tiger is a very ferocious kind of animal.
 - Kaplan çok vahşi bir hayvan türüdür.
A fierce dog attacked the girl.
 - Vahşi bir köpek kıza saldırdı.
Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
 - Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
Farm cats are usually feral or semi-feral.
 - Çiftlik kedileri genellikle vahşi veya yarı vahşidir.
A feral farm cat bit Tom's hand.
 - Bir vahşi çiftlik kedisi Tom'un elini ısırdı.
They are much more savage than those they call barbarians.
 - Onlar, barbar dediklerinden çok daha vahşidirler.
They call themselves civilized, but they're just as savage as those they call barbarians.
 - Kendilerine uygar diyorlar ama barbar dedikleri kadar vahşiler.
Yabani hayvanlar ormanda yaşar.
 - Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.